Evrensel Din
Universal Religion
BÜTÜN EVREN DÖNER
Madde evrenimiz hakkında beşerin bilgisi geçmiş dönemlerdeki yazılı kaynaklara göre son derece sınırlı idi. Özellikle İncil bağımlılarının yaygın olduğu Batı ülkelerinde hakim olan ve Kilise tarafından dikte edilen görüşe göre dünyamız sabit ve güneş ve ay dünya etrafında dönüyordu. Fakat aynı Batı ülkelerinde Reformasyondan sonra beşeri düşüncenin, gözlemin ve deneylerin ana prensipler olarak kabulü ile eski öğretinin tersine dünyamızın güneş etrafında döndüğü anlaşıldı ve zamanla teknolojideki gelişmelere bağlı olarak madde evrenimiz hakkında bilgi birikimi arttı ve artmaya devam etmektedir. Sadece madde evrenimizi oluşturan gök cisimlerinin değil bütün evrenin hareket ettiği, devamlı genişlediği astronomi biliminin bizlere sunduğu bilgilerdendir. İşin ilginç yanı aynı gerçeklik ve güneşin ve ayın hareketi ile ilgili olarak Kur’an bizlere asırlar öncesinden seslenmektedir:
Kur’an 86-11 Andolsun o, dönüşle/döndürümle dolu göğe
Kur’an 2-115 Doğu da batı da yalnız Allah’ındır. O halde nereye dönerseniz orada Allah’ın yüzü vardır. Allah vasi’dir, varlığı sürekli genişletip büyütür; Alim’dir, her şeyi en iyi biçimde bilir.
Kur’an 21-33 O odur ki, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
Kur’an 35-13 …Güneş’i ve Ay’ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. …
Sürekli hareket halinde bulunma, evrenin devasa boyutlardaki gök cisimlerini ve dünyamızı oluşturan katı, sıvı ve gaz halindeki maddenin gözümüzle göremediğimiz ve atom denilen yapı taşlarının ve atom altı parçacıkların da sahip olduğu bir özelliktir. Hareket halinde olmanın canlılığın bir göstergesi gibi ele alınabileceğini sanıyorum. Bütün yaratılışın hareket halinde olduğunu anlıyoruz. Diğer taraftan maddenin ölümü diyebileceğimiz ve atomların ve atom altı parçacıkların hareketliliğinin, sıfır derece Kelvin olarak tanımlanan Mutlak Sıcaklıkta sona erdiği pozitif bilimin bizlere sağladığı bilgiler arasındadır. Yaratılıştaki hareketliliğe tekrar dönersek bahsedilenlerle bağlantılı olduğunu düşünebileceğimiz şu ayetleri hatırlayalım:
Kur’an 13-13 Gök gürültüsü de O’nu hamd ile tespih eder; melekler de O’ndan ürpererek. …
Kur’an 17-44 Yedi gök, yerküre ve bunların içindekiler O’nu tespih ederler. Hiçbir şey yoktur ki O’nu överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark edemezsiniz. O Halim’dir, Gafur’dur.
Bütün yaratılmışların, beşeri imkanlarla gözlemleyebildiğimiz veya farkında olmadığımız her türlü hareketi verilen ayetlerde onların muhtemel tespihi olarak ifade edilmiş gibi görünüyor. Beşer idraki bu hiç durmayan hareketliliği fizik kanunları çerçevesinde anlamaya ve anlayabildiklerini de gene fizik kanunları ile açıklamaya çalışmaktadır. Bu konu yaratılış ile ilgili diğer bazı ayetlerde ise Yaratıcı’nın onlara görevlerini vahyettiği şeklinde anlatılmaktadır:
Kur’an 41-12 Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşte bunlar Aziz ve Alim olanın takdiridir.
Kur’an 24-41 Görmedin mi, göklerdeki ve yerdekiler de bölük bölük olmuş kuşlar da Allah’ı tespih etmektedirler. Herbiri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir. Allah onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir
Yaratılmışlarda fark edilen durağan olmama özelliği aslında Yaratan’ın arzusu sonucudur. Özünde durağan olmama bütün yaratılışa hakim bir özellik olup aşağıda sunulan ayet konuyu açıklamaktadır:
Kur’an 55-29… O, her an bir iş ve oluştadır.
Sonuç olarak ifade etmemiz gerekirse; beşerin de yaratılışından başlayarak, kendisinden bekleneni anlayıp her an bir iş ve oluş için gayret etmesi, yani kendisine, ailesine, çevresine, insanlığa ve en son halkada is tüm yaratılmışlara hizmet etmeyi hedef bellemeli ve o yolda yürümelidir. Ne yapacağı konusu hiç önemli değildir. Ana hedefin ne olduğunu anlayan varlık eğer yüreğinin sesini dinlerse o ses o varlığa hem kendisi hem de bütün yaratılmış için en hayırlısı ne ise o yola yönlendirecektir.